Youtube’u Anlamak ve Bir İçeriği Mantık Çerçevesinde Üretmek
Hepimizdeki o ilk motivasyon cümlesi: ‘’bu mal değneği yapıyorsa ben neden yapamıyormuşum ya’’ ile başlayan o çılgın serüven.
Merhaba Sevgili Okur,
Yeni bir bültenle daha birlikteyiz. (Not: Bu bülten 6 Şubat plânlıydı. Maalesef ne benim ve eminim ne de sizin bu geçen süreçte -ki halen dâhi- bu gibi bir bilgilendirmeyi okuyacak, yazacak, üretecek motivasyonunuz yoktu. Hepimize geçmiş olsun, başımız binlerce defa sağ olsun. )
Ön Not:
İçerik üretimi ile ilgili sizlerle paylaştığım bültenlerden sonra özelden ve twitter üzerinden özellikle, çok güzel ve gururlandıran geri dönüşler aldım. Çok teşekkür ederim.
🫂 Üretmeme devam etmeme destek vermek ister misin?
Eğer ürettiğim içerikleri beğeniyorsan ve daha fazla içerik üretmem için bana destek olmak istersen, aşağıdaki butona basarak beni destekleyebilirsin.
Bu, beni motive edecek ve sizi de, beni destekleyen bir takipçi olarak daha yakından tanımama olanak sağlayacak. Desteğin benim çok değerli, teşekkür ederim!
Bundan sonra kıymetli zamanınızı da uzun uzadıya almamak için, çok çok uzun bültenler yerine, hap bilgileri ön plânda tutacağım bir düzende ilerlemeye çalışacağım.
Bir bilgilendirici bültene başlamanın sorumluluğu ve disiplinli çalışma gerekliliğini daha iyi kavrarken, bir yandan da eldeki bilgiyi de dengeli ve sıkıcı olmayacak şekilde sunmanın ana hatlarını oluşturmaya çalıştım kendi iş plânım içinde.
Burada olduğun ve okumaya değer gördüğün için teşekkürler. 1820 kişi +1 Sen: Yeniden Hoş geldin.
Geçen haftalardaki bültenlere gelen güzel geri dönüşlerin de motive edici etkisiyle, ‘‘Podcast 101: ‘’Başlangıçtan Profesyonel Seviyeye Podcast Yayıncılığı’’ adlı bir (mümkünse basılabilir) bir kitap üzerinde çalışmaya başladığımın da müjdesini size vermek isterim.
Bunun Türkçe ve İngilizce e-kitapla da yine bir rehber olarak hazırlamayı planlıyorum (aşağıda buna ön ayak olan detaylara erişebilirsiniz).
Lütfen bu konuda geri bildirimde bulunmaktan kendinizi geri bırakmayın. Çok mutlu olurum. Bu sürecin kafamı epey kurcalayan adım ve zorlukları olduğu bilincindeyim ama odağım henüz güzel bir çıktı üretebilmek. Fikirleriniz için verimli yer, bu bültenin yorumlar bölümü ya da » me@sercansolmaz.com olacaktır.
Bu da sizinle görüşmeyeli gelişen kitaptaki 1. ay güncellemesi.
Şimdi başlığa adını veren konuyla başlayalım (YOUTUBE)
1-EN İYİ EKİPMAN BİZE NEYİ GETİRİR?
Bütün pahalı ekipmanları, en iyi mikrofonları, en 4k kamerayı, lensleri, yeşil perdeleri, muazzam hızlı kurgu yapacağınız bilgisayarınız da var diyelim. Her şey tamam. Mükemmel kalitede bir YouTube videosu oluşturmak için arka planından sesine görüntüsüne her olanağımız elimizde.
‘‘Eee kimse gelmiyor, nerede bu takipçiler, ben kanalıma binlerce dolar yatırdım ama 50 kişi mi izleyecek arkadaşım beni sadece’’ demeyin..
çünkü öyle bir oranlama yok…
ve tam tersi gibi de değil aslında.
Yani şöyle ki; keşke şu kameram, şu mikrofonum olsaydı milyonlar beni izleyecekti. işte o yüzden a kişisinin 10 bin, b kişisinin 100 bin takipçisi var hissine de kapılmayın.
iyi ekipman sizin düzgün duyulmanızı, net görülmenizi sağlar ama içerik yine sizin aklınızda, bilginizde olan bir şey. bunlar birbirinden bağımsız.
o izlenirlik için o kadar çok kriter var ki; başlığın ilgi çekici olması, içeriğin kalitesi (görüntü kalitesinden bahsetmiyorum), eğlenceli ve ilginç olması, kısa ve öz tutulması, tanıtımının güçlü yapılması, sosyal medya da viral olması derken, elle tutulur ve bazen de anlaşılamaz pek çok itici güç olabilir.
2- İLK VİDEONUZ İÇİN HER ŞEYE SAHİP OLMAYI BEKLEMEYİN
Kendinizce çok iyi bir yayın kalitesi elde edene kadar, anlaşılabilir bir kalitede bir şeyler yapmanız da ilk adım için gayet yeterli.
Bu bir telefon kamerası olur, minik bir yaka mikrofonu olur.. Yeter ki anlaşılır, görüntü seçilebilir olsun.
ilk başlangıç videosu için şu malzemem olsa hemen başlardım, bu malzemem olsa bir dakika durmazdım diye diye kendinizi bu işten uzaklaştırıp, sizinle aynı dönemde başlayıp ilerleyen kişilere hayıflanmayın.
Kamera karşısına geçmeyip, hiç bir şey yapmamanız, belki de kafanızdakini, sizi hiç tanımayan ama bir gün bilginize ihtiyacı olacak olan bir kişiye aktarmanızı, aylarca, yıllarca ertelemenize sebep olacak ve bugün yarın, bugün yarın diye diye işe hiç bir başlayamayacaksınız. (kesin bilgi yayalım)
Dolayısıyla bilgiyi alan ve ona ihtiyaç duyanın bir araya gelememesi durumu ortaya çıkacak.
Gerçi ben hep bilgilendirici içerik üzerine konuşuyorum ama eğlencenizi aktaracak da olabilirsiniz, okuduğunuz kitapları yorumlayacak da, bir yabancı dili ya da bir şeyin tamirini öğretecek de olabilirsiniz orası sizde.. dediğim gibi konu şu anda önemsiz..
Bahane üretmek yerine, bu işe nasıl daha çabuk ve düzenli başlarım buna karar verin.
3- (sizi izleyen) BİR İZLEYİCİNİN ABONE OLMA İHTİMALİ (nedir)?
Ekipmanlar tamam, çekimler başladı. Peki ya içerik?
İzlenebilir bir kanalınız olması hepsinden önemli..
Mevzu, cidden kalabalık olması değil. Öncelikle bir izleyici, kanalınıza geldiğinde, yayınladığınız içerikte ne denli deneyimli olduğunuza ve periyodik içerik paylaşıp paylaşmadığınıza bakar.
işte bu 2 detay onların sizin kanalınızdaki kalıcılığını, bir başka deyişle aboneliklerini sağlar.
Sizinle benzer işler yapan pek çok kanal olabilir, ki kimseye benzemeyen, eşsiz içerik üreten kanallar gerçekten çok az sayıdadır. Aynı işi yaptığınızı düşündüğünüz kanallardan kendi içeriğinizi daha dikkat çekici ve farklı nasıl anlatacağınıza odaklanmaya çalışın.
Bu stratejiniz de sizi muhakkak diğerlerinden, farklı bir yere taşıyacaktır.
BENCE BURADA ŞU SORUYA CEVAP VERDİKTEN SONRA, BU ADIMI ATABİLİYORSAK ÇALIŞMAYA BAŞLAMALIYIZ
4-GERÇEKTEN ANLATABİLECEĞİM BİR ŞEYLER VAR MI?
eğer anlatacağınız bir şeyler yoksa, laf olsun diye kanal açmayın.
ZORUNDA DEĞİLSİNİZ
EE BUGÜN NE YAPALIM ARKADAŞLAR HADİ AŞAĞIDA YORUMLARA YAZIN, İSTERSENİZ ÇOK YAKIN ARKADAŞIMA ÖLDÜM ŞAKASI YAPALIM, İSTERSENİZ MARKETTE RAFLARI DEVİRİP BAKKAL AMCAYA KALP KRİZİ GEÇİRTELİM, BEĞENİN PAYLAŞIN, OYLAYIN SİZ KARAR VERİN HEMEN ÇEKELİM.
demeniz için hiçbir sebep yok.
(metni sesli okursanız pek çok youtuber’ın sesi kulağınızda tınlayacaktır)
Hayatınızda önemli anlar olur, bunları videoya çekersiniz eşinizle dostunuzla paylaşırsınız o başka. O anıları kaybetmek istemezsiniz. O zaman yükleyin paylaşın, videoları gizleyin ya da sınırlı kişiye açın ama konu bir içerik geliştirme ve süreklilik isteyen bir yayın planıysa işler daha farklılaşıyor.
Olduğunuz kişi olun, biz onu görelim, olmadığınız kişiye benzemeye çalışırken kendinizden geçip, binbir surata dönüşmeyin. Lütfen!
YouTube, olur da size 3–5 lira kazandıracaksa, yaptığınızdan gurur duyduğunuz şeylerden kazandırsın. Aksi halde para gözü boyayınca evdeki mikrodalga fırına çimento döküp kafasını içine sokanlar da oluyor çünkü Siz yine her şeyde serbestsiniz tabi. bunlar benim kişisel fikirlerim.
5- 10 MİLYON ABONEYE ÖZEL KENDİMDEN GEÇTİM
10 milyon aboneye özel çatıdan atladım şeklinde bir dikkat çekme ile varılacak yer aslında istediğiniz yer değil bence. tabi söylediğim trt’de belgesel tadında içerikler üretmek istemeniz de değil ama klişelerden uzak durmanız.
YouTube algoritması sayesinde kendinizi çok gözde bir yerde hissetmeniz sabun köpüğü gibi bir şey. O patladı mı, siz de aynı anda yok oluyorsunuz. Mühim olan gelip geçici sunumlar değil, karşıdakine bir şeyler verebiliyor olmak. Gerçekten içe işleyen şeyler anlatabiliyor olmak.
YouTube algoritmasını anlamak, onu iyi şekilde kullanmak, bize, gezegenleri keşfetmek isteyen bir izleyicinin karşısına ‘’gezegenlerin hepsi aslında bir yanılsama’’ şeklinde bir yalan video ile çıkarak kendilerini taciz etme hakkını bize vermez. vermemeli.
Eğer izleyiciye verecek bir şeyleriniz yoksa. işin püf noktalarını art niyetli kullanarak bir yere kadar geldikten sonra, artık bir şey üretilemeyeceğinden YouTube hayatınız da kısa olacaktır.
Youtube üzerinde ilgilendiği konuları arayan kişiler sizi bir şekilde bulacaklar. Öncelikle anlattığınız konuya odaklı olarak sizi izleyecekler. Kişiliğinizden bağımsız, aydınlatıcı olabiliyorsanız, görüntünüzü net (sallanmayan, titremeyen bir video) sesinizi berrak (kısık olmayan, pürüzsüz net bir duyum) sunabiliyorsanız, izleyenin de ilgilendiği konuları anlatıyorsanız size misafir olacaklar. Devamında da, bazen içeriğiniz, bazen de kişiliğiniz onlarda (izleyenlerde) olumlu bir etki bırakırsa kalmaya devam ediyorlar. ta ki.. onlara göre ilk yanlışı yaptığınız ana kadar. O biraz muamma ve göreceli tabi. İzleyici izlediği kanalı, yayıncıyı her an, en küçük bahaneyle bile terk edebilir.
unutmayın herkesi memnun etmeye çalışırsanız kimseyi memnun edemezsiniz. artıları eksileri iyi analiz etmek yine sizin elinizde.
6- YOUTUBE HEM BİR TV, HEM DEĞİL
Youtube bir televizyon kanalı gibi demiştim bir YouTube videomda. Hem biraz öyle, hem biraz değil aslında. Neden televizyon gibi, çünkü sizi izleyenler belirli bir saate sizi orada görmek istiyorlar, içerikleriniz kategorilendirilmişse onlara ilgilerini gösteriyorlar ve izliyorlar. tekrar tekrar izliyorlar sonra.
Televizyon gibi değil derken ise şu var, bir yapımcının, bir yazarın elinden çıkmadan, suni bir dünyanın reklam ürünlerinin içinde boğulmadığı bir sonuç videosunu izliyorsunuz. (bahsettiğim tabi henüz reklam panosu olmamış kanallar) yayıncının birebir kameraya konuşarak size en yakın olabildiği, vaktini size bakarak harcadığı bir paylaşımın tadını çıkarıyorsunuz. En temel fark bu belki de.
7- YOUTUBE NE KADAR İŞ NE KADAR HOBİ?
YouTube’u bir hobi ve aynı zamanda iş olarak görebilirsiniz. Ki buna ayrılan zaman ciddi bir mesele olabiliyor. Tek başınızaysanız ki ben öyleyim, çekim öncesi konu hazırlığı, bazı detaylı bilgiler verilecekse bunları teyit etmek için kaynak araştırması, anlatılacak konunun özet metninin çıkartılması, çekim alanının hazırlanması, çekilmesi, sonrasında ses-video senkronizasyonu, montajı, kurgusu, yazıları, girdisi çıktısı derken bir de bakmışsınız sabahlamışsınız. Özellikle bunu periyodik olarak yapabilmek, içeriklerinizin devamının gelebilmesi ciddi bir disiplin istiyor. Bu tempoya dayanmak gerekir. Bunları yaparken ise motivasyonunuz, geride gerçekten size göre değerli bir şeyler bırakmak da olabilir, eğer belli bir büyüme elde ettiyseniz, maddi kazanç da olabilir.
Tabi bir video yayınladıktan sonra da bitmiyor. Sosyal medya kanallarında iyi bir sunumla paylaşmak , bu paylaşımların platformuna göre uygun bir zaman diliminde sunmak, istatistikleri izlemek, kim nereden hangi arama ile gelmiş, ne kadar kalmış, sonra ne yapmış, bir daha geri dönmüşler mi derken fazlaca detaya takılınabiliyor. (bu kısmı hem pür dikkat isteyen hem de eğlenceli kısımlar) ama genellikle bir videoyu yükledikten yaklaşık 48 saat sonra doğru istatistikler gelmeye başlıyor. Ona göre yükler yüklemez aceleci davranmanıza gerek yok.
8-YOUTUBE AJANSLARI VE İLK ADIM
İzlediğiniz çoğu youtuber’ın ciddi destekleri olabilir. Sponsorluklar, belki bir stüdyo belki bir medya şirketi anlaşması. Bu onlara rahat çalışma zamanı, yüksek çözünürlüklü video üretme ve sadece bu işi, iş olarak yapabilme fırsatı sağlar. Bunu belli edenler var, belli etmeyenler var. Her kanalda içerikten tam anlaşılması mümkün olmuyor.
Belki bir arkadaşınız, ailenizden biri youtuber olabilir. Bu da işi kesinlikle kolaylaştırıyor. Bir kaç adım önde başlamanızı sağlıyor işlere. Hangi aşamalardan geçildiği, işin içinde nasıl zorluklar olduğu tam gözünüzün önünde cereyan ettiğinden size gerçek resmi gösterebiliyor.
Bu konularda en zor iş, ilk seyirci kitlesini yakalamak. Henüz çok az içeriğiniz varsa konsept henüz tam oturmamışsa , devamı için merak uyandırmak ve seyirciyi gelip geçen biri değil de, kanalınızın daimi misafiri yapabilmek, asıl amaçlanan zor adımlardan.
Eğer bunu başka bir kanalın ya da bir medya şirketinin desteğiyle yapıp youtube’a hızlı bir giriş yapıyorsanız da çok şanslısınız.
9- Gelelim ‘‘BİR BAŞKA KANALA SPAM YAPMAK’’ konusuna
İçeriklerini beğendiğiniz, belki de hayal edemeyeceğiniz takipçi sayısına sahip olduğu için yorumlar kısmını bir yükseliş fırsatı olarak gördüğünüz kanallar olabilir. Bu kanalların videolarının altında ‘’merhaba kanalımda şu var, bu da önümüzdeki hafta olacak, takipleşelim, layklaşalım, hepinizi beklerim’’ demeyi asıl video sahibine saygısızlık olarak görüyorum. Onu, içeriğini görmezden gelmek. ‘’hey bana bakın ben de buradayım’’ demek doğru bir yol değil.
Orası bir ilan tahtası değil öncelikle. İçeriğini paylaşan bir yayıncının videosunun yorum sayfası. Paylaşımı ile ilgili tabi ki yorum yapın, etkileşim kurun, onların da takipçileriyle münazara yapın ama başkasının işinin arasına, yapmaya çalıştığı şeyi sunarken, rol çalmaya çalışmayın. Etkileşimin binbir yolu var ama bunun yolu karşınızdakini kırmadan, onu kaale alarak işi yapmak tabi..
10- YOUTUBE ve İYİ NİYET
Youtube’u iyi niyetle yapın… Meşhur olmak ve para kazanmak için yapmaya çalışmanız, az önce verdiğim örneklerdeki gibi sunacağınız işi bambaşka yerlere götürebilir. Youtube’dan para kazanmak tabi ki çok keyifli bir şey ama çizgiyi iyi çizebilmek gerek.
Yaptığınız işten zevk alamadığınızı anladığınız an, nerede yanlış yaptığınızı bulmaya çalışın. Çünkü belli ki kanal bir yerde tıkanacak. İşler istediğiniz gibi gitmediğinde, birileri çok kazanıp siz halen internet paranızı bile çıkaramadığınızı farkettiğinizde, sinirleneceksiniz, battaniyeleri başınıza çekip youtube’a küseceksiniz belki de. Az evvel yukarıda dediğim gibi zorunda da değilsiniz ayrıca.
Ancak yaptığınız işte zevk aldığınız sürece bunların hiç önemi olmaz. Az izlenmişim, az takipçim olmuş, az kazanmışım ya da hiç kazanmamışım.
Geride bırakmak istediklerinize bakın, sadece onlara odaklanın. Çok abone almasanız da mutlu olabilirsiniz. yaptığınız işten zevk aldığınızda, karşınızdaki de inanın zevk alacaktır.
Zevk almadığınız, tıkandığınız bir noktada artık bir şey yapmak zorunda değilsiniz. yaptığımız şeylerin bize paradan farklı getirileri de olabilir
ve bu çizgimizden çıkmamamız için bize şevk verecektir.
Sadece YouTube’u değil. hiç bir şeyi yarım yamalak yapmak zorunda değilsiniz.
Youtube içerik üretimi konusunda sizinle paylaşmak istediğim detaylar bu hafta böyleydi.
Konuyla ilgili aklınıza gelenleri yorumlarda belirtebilir, YouTube yayıncılığının neresinde olduğunuzu, hangi konularda daha çok zorlandığınızı beraberce konuşabiliriz.
GÖRÜŞMEK ÜZERE
Bu hafta yeni bir değişiklikle bültene belli başlıklar ekleyeceğim:
Gözüme çarpan, kullandığım, sizlerin de keşfettiğinizde keyif alacağınızı düşündüğüm bazı paylaşımlar sunmaya çalışacağım.
Hafanın Web Sitesi: AI ToolKit
Tanım: Her hafta yeni bir AI Tool çıkıyor ve hangisi hangisiydi, ne işe yarıyordu dememek, yer imlerinde onlarcası var biri orada biri burada darmadağın oldum diye isyan etmemek için hepsi bir arada enfes çözüm aitoolkit.co
Haftanın Playlisti:
Haftasonuna Keyifli Bir Müzik Listesiyle Dalış yapalım!
Haftanın Podcasti: Sevgili Merve’nin hazırlayıp sunduğu Ortamlarda Satılacak Bilgi’den üzerinde bolca düşünmemiz gereken bir bölüm.
Haftanın Şarkısı: Dance Monkey’in keyifli ve armoni şahanesi cover’ı
Haftanın Kitabı: Pomodoro Tekniği- Francesco Crillo
Bu link ile satın alarak bültene katkı sağlayabilirsin » (LİNK)
Pomodoro Tekniği, Francesco Cirillo tarafından yazılan bir öz disiplin ve zaman yönetimi teknikleri kitabıdır. Kitap, bu konularda kazandığı deneyimleri ve bilgileri aktarır. Pomodoro, çalışma sürelerinizi 25 dakikalık zaman dilimlerine ayırarak, aralarında kısa molalar vererek daha verimli çalışmanızı sağlayan bir tekniğin adı. Kitap, Pomodoro Tekniği’nin temel prensiplerini, nasıl kullanılacağını, uygulanmasında karşılaşılabilecek zorlukları ve bu zorlukların nasıl üstesinden gelebileceğinizi ayrıntılı bir şekilde açıklar. Ayrıca, teknikle ilgili örnekler ve uygulama senaryoları da sunar.
Haftanın Yapımı: Good Place (Netflix’e Gider)
Dizi, yanlışlıkla kendisini “iyi bir yere” gönderildiğini fark eden Eleanor Shellstrop’un hikayesini anlatıyor. Kendisi gibi burada yanlışlıkla olan diğer karakterlerle birlikte daha iyi bir insan olmaya çalışır ve gerçek “iyi yer”e ulaşmak için mücadele eder.
Haftanın Gözden Kaçanı: Google Palm: 540 milyar parametreli yeni dil modeli
Bülteni beğendiyseniz, sevdiklerinizle paylaşıp, fikirlerinizi belirterek, her hafta daha motive dolu buralara gelmemi sağlayabilirsiniz.
Bir sonraki bültende görüşmek üzere.
Kendinize çok iyi bakın.
Esen kalın…
Sercan